• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

 ADI HALA MEÇHUL

Hava Durumu
Takvim
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam30
Toplam Ziyaret124875
Site Haritası

Şiir üzerine uğraşanlar bilir ki; onun anlamı her şair için farklı bir rüya yorumu içerir. Bu bakımdan şiir için bir tür “rüya yorumu”, şairler için de “rüya yorumcusu” demek yanıltıcı olmayacaktır.

Şiirin çok boyutluluğu ve farklı anlam katmanlarından insana seslenmesi sürekli olarak “çağrı” ile ilgilidir. Bu çağrı “hitap, seslenme, ünleme” olarak da ele alınabilir. Kendine getirme hitabı olan şiirden ancak o sesi duyanlar/duyabilenler/duyargaları müsait olanlar istifade edebilirler. Haz, şiirin sesini duyduktan sonra ortaya çıkar. Estetik zevk bu hitaba muhatap olduğunda gelişir. Tüm sanat eserlerinde olduğu gibi şiirde de durum hitap-muhatap bağlamında ele alınarak incelenebilir. Hitabın muhatap bulamaması eserin amacını gerçekleştirememesi olarak okunabilmektedir.

İnsanlığın dünya serüveninden beridir hitap-muhatap biçimi kendini farklı biçimlerde ortaya çıkartmaktadır. Kimi, seslerle bunu elde etmeye çalışırken kimi, görüngüler dünyasının nesneleri ile duvarda bir resim, girişte bir heykel, tavanda bir süsleme ile bunu yansıtır. Şiir de muhatabını bulduğunda hitabını tamamlamış olur. Artık hitap ettiği insanın duygu, hayal ve zihin durumuna göre onu etkisi altına alır. Şiir ise en çok anlamlarla muhatabını kendine çeker. Kelimelerin ahenginden faydalanarak, bazen sanatlı, ağdalı ifadelerle, bazen akıcı, duru bir biçimde…

Şiirin Hayatla Teması

Her şair, yaşadığı toplumun sesidir. Bunu genellersek; her sanatçı yaşadığı toplumun özelliklerini, sesini, rengini, yaşantı biçimini, kültürünü yansıtır. Sanatın bir “yansıtma” aracı olduğu, sanatçının da eserini ortaya koyarken yaşadığı toplumdan yola çıkarak eserini inşa etmesi ana hatta sanatın özel hatta ise şiirin hayatla direkt bir temasının olduğunun göstergesidir.

Osman Bayraktar’ın bir tezi ortaya koyma çabası olarak okunabilir. Şiir ve Hayat adlı eser, şiirin hayatta nereye tekabül ettiğinin şiirler üzerindeki yansımalarını ortaya koymaya çalışır. Bayraktar, bu teması şiirin şairiyle ele alarak yansıtmaya çalışır. Eserin girişinde de belirttiği üzere; “Baktığım pencere, daha çok benim ilgi alanım ve fırsat bulup üzerine yazabildiklerimle sınırlı. Şiiri sadece metin olarak değil, şairiyle birlikte düşünme ve kavrama, şiirin içindeki hayatı görme çabası”(s.8)

8 Şairin Şiir ve Hayatı

Osman Bayraktar Şiir ve Hayat adlı eserinde 8 şairin şiirini inceleyerek şiirleri hakkındaki kanaatlerini ortaya koymuştur. Bu isimler, Mehmet Akif, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Erdem Bayazıt, Ebubekir Eroğlu, Kamil Eşfak Berki ve Ömer Erdem’dir. Bu yazılar daha önce Yediiklim Dergisi’nin farklı sayılarında okurlarla paylaşılmıştı. Yazıların genel olarak durduğu nokta şiirin salt edebi metinler olarak değerlendirilemeyeceği, şiirin tarihsel, sosyolojik olarak arkeolojisi yapılabileceğinin mümkünlüğünü ortaya koymaktadır. Mehmet Âkif’in Zamanları başlıklı yazısıyla okuru karşılayan eser, derinlikli ve geniş bir yazı ile Mehmet Âkif’in sadece şair yönüne değil, zorluklarla geçmiş hayat hikâyesini, mücadeleci kişiliğini, şiirini oluşturan unsurları da ortaya koyarak Mehmet Âkif şiirinin daha ayrıntılı biçimde anlaşılmasını sağlamıştır. Âkif’in Şimdiki Zamanı başlığında aktardığı:

“Bir eseri büyük yapan temel unsur, gelecek kuşaklar için ilham vericiliğidir. İlham verici olma, her dönemde farklı biçimlerde tezahür eder. Değerlerin yeri yerine oturduğu, dış şartların çok yavaş değiştiği geçmiş dönemlerde bu durum; büyük kabul edilen eserlere nazire yazılması, ortak bir temanın yeniden yazılarak üstatlarla aynı kulvarda yarışma biçimlerinde ortaya çıkıyordu. Her sanatçı aynı kalıplar içinde ortak özü yeniden tanımlıyordu bir bakıma. Ama kalıplar daha çok zamanla kayıtlıdır; bu nedenle de dönemin koşullarına, estetik algılarına uygun yeniden keşfedilmeleri gerekir. Şeyh Galip ile Mevlana, Sezai Karakoç ile Şeyh Galip, Mehmet Âkif ile Sâdî arasındaki ilişki bu türden bir ilişkidir. İlk bakışta, bu sanatçıların arasında hiçbir bağlantı yokmuş gibi görünür. Çünkü bu ilişkide, biçimden çok öz tevarüs edilir ve yeniden üretilir”. (s.39)

ifadesi, sadece Âkif’in şiiri için değil, ilham verici, büyük eserlerin geneli için söylenebilir. Büyük eserlerin ortaya çıkışı o eserleri ortaya çıkartan toplumsal koşulları ne ölçüde yüreğine ve zihnine alabildiği ile alakalıdır. Bayraktar da büyük eserlerin ortaya çıkış serüveninden bahsederken ortak bir ilişkiden bahseder, dönemin konjönktürel havası, estetik algısı eserlere sinmiştir. Şiir ve Hayat adlı eserin genelindeki temel yaklaşım “eserlerin niyetlerini göz önüne getirme” olarak okunabilir. Bayraktar, bu çabası ile ülkemizde eksikliği yoğun şekilde hissedilen “eleştirmenlik” kurumuna farklı bir yaklaşımla katkı sunmaktadır. Bu çabanın artarak devam etmesini diliyoruz.

Osman Bayraktar

Şiir ve Hayat

İz Yayıncılık

136 Sayfa



247 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Saat
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Üyelik Girişi