• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

 ADI HALA MEÇHUL

Hava Durumu
Takvim
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam20
Toplam Ziyaret124113
Site Haritası

Çocuk yaşımıza bir yolculuk yapacağımız Çarşamba Çikolataları, damağımıza tanıdık bir lezzet olarak yerleşiyor…

Aslı Kocaeli’ni, çoğumuz sosyal medyada Annenin İçsesi hesabıyla tanıyoruz. Ben, onunla anne olan arkadaşlarım sayesinde tanıştım aslında. Onlar bir şekilde hep takip etmemi sağladı. Zekasına, mizah anlayışına, samimi duruşuna insan hiç fark etmeden kapılıveriyor. Şimdi de işte Çarşamba Çikolataları! Bana nedense ziyadesiyle romantik geliyor bu isim. 90’ların naifliğine doğru bir yol uzanan bu yolculukta lezzet demek çünkü onlar. Onlar, yatılı okulda okuyan Aslı’ya, dedesinin hiç aksatmadan her çarşamba getirdiği çikolatalar…

Şimdi özellikle 90’lar kuşağının damağında tanıdık bir lezzet bırakacak kitabın konusunu biraz açacağım. Hikâyede kendimi de kaybedebilirim, bilemiyorum. Birkaç da alıntı verebilirim. İşte bunlar da, tadımlık Çarşamba Çikolataları…

ÇARŞAMBA ÇİKOLATALARI

“Her yara izinin bir hikâyesi vardır. Tüm yara izleri de o hikâyeleri anlatma hakkı verir sahibine. İz bırakacak kadar acıtmışlardır çünkü. İz bırakarak da unutulmaz olmuşlardır. Bu yüzden iki insan yara izlerinin hikâyelerini dinlerken daha iyi tanır birbirini. Çünkü yara izleri kolaylaştırır hem sevmeyi hem de affetmeyi.”

Aslı, 6 yaşında babasını kaybeden bir kız çocuğu. Şu hayatta geçirdiği zaman dilimi henüz kendisi gibi, küçücük. Ve bu kayıp karşısında şaşkın. Ölüm, onun için bir insanın gidip dönmemesi demek, o kadar. Aslı’nın babası şimdi bir daha dönmeyeceği bir yere gidiyor işte. Bu şekliyle kabullenebiliyor olanı; ama mahalledeki başka çocukların babası gittiği yerden dönüyor ve bu Aslı için derinliğini çok sonra fark edeceği soruların başlangıcı. O kadar çok soru soruyor ki minik bedenine sığdıramadığı kalbiyle, içinden bir ses yükseliyor. Bu ses, çok tanıdık; onun iç sesi. Başta çok şaşırsa da, ona kulak kabartıyor. Maalesef bu iç ses, hiç de öyle kuşlardan, çiçeklerden bahsetmiyor. Hep, ama hep karamsar...

“Çocukların mutluluk depolarını dolduran şey ailelerinin onlara olan sevgisidir. Çocuk olduğun için depon da küçük. Sürekli yenilenmek istiyor. Bir bakışla, bir sözle, bir sarılışla, yanında olmakla… Durup dururken annene sarılmak gelir ya içinden. Hah işte o depon boşalmak üzere olduğu içindir. Bir sarılırsın dolar yeniden. Ben de o depomu çarşamba çikolatalarımla dolduruyorum az da olsa.”

Aslı büyümeye doğru attığı adımlarda, kendini kötüleyen iç sesi ile ilerliyor. Ona küçücükken eşlik eden iç sesi de onunla birlikte büyüyor. Üstelik günden güne daha da karamsar. Küçük bir çocuktan genç kızlığa gözlerimizin önünde yeniden geçerken, her bocaladığında sürekli olumsuz yerden bakan iç sesine karşı dik durmak için çabası takdire şayan. Büyüdükçe o sesle baş etmenin yollarını arıyor; bu karamsarlığa bir renk katmalıyım diye düşünüyor Aslı. Tabii ya, saçlarını pembeye boyayabilir. Hem böylece aklına da hep tozpembe şeyler gelir...

“İnsan gerçekten sahip olduğuna inandıkları için çaba harcar. Mesela birinin ona ait olduğunu sezerse bol keseden dağıtır emeklerini de. Boşuna gitmeyeceklerine dair itimat besler içinde. Aralarındaki o bağı kuran her ne ise onu tamir etmek, sağlamlaştırmak, düğümlemek ister. Birinin kalbinde kiracı değil ev sahibi olduğunu bilirse gerçekten yerleşebilir içeriye.”

Bu yolculuk, Aslı’nın kendini buluşunun, kendini sevme çabasının, annesine sıkı sıkı sarılışının hikâyesi. Aslı, hepimizin içinde bir yerlerde çocuk yanına dokunmanın peşinde sanki. Nerede eksildiysek bizi oradan yakalayıp omzumuza bir öpücük konduruveriyor. Dedesi, bir Çarşamba Çikolatası da bizim elimize tutuşturuyor. Başımızı okşuyor. Sonra bir bakıyorsun, eksik kalan o yerden seviyorsun kendini. Bir öpücük de kendin konduruyorsun omzuna. Sanki böylece Aslı’nın da hikâyesinde eksik kalanlar tamamlanıyor.

Bu da okurun Aslı’ya sarılışının hikâyesi olsun o zaman…

“İçine kapanık insanların en belirgin özelliği, diğerleri anı yaşarken onların anı gözlemlemesidir. Başkaları yaşar, sen yaşanan o şeyle ilgili binlerce düşünce geçirirsin kafandan…”

Kitapta dikkatimi çeken en özel şeyi sona bıraktım. Yazar, kitabın girişinde şöyle bir not ile selamlıyor okurunu:

“Bu kitapta yazılanların gerçek hayatımla oldukça yakından ilgisi vardır. Bu kitapta yazılanların gerçek hayatımla uzaktan yakından ilgisi yoktur.

Yazar Aslı’nın kendi hayatına dair araladığı şu pencere, kitap bittiğinde daha çok sarıyor insanı. Sanırım ben de yazar Aslı’nın omzuna bir öpücük kondurdum ve şimdi çocuk yaşımdayım. Aslı benim ya da ben Aslı’nın dert ortağıyım. Bir Çarşamba öğleden sonrası lezzetli çikolataları paylaşıyorum onunla.

İşte bu kitap böyle bir his bırakıyor insana…

Bu arada iç sesimizle tanıştık diye düşünüyorum.

Memnun olanlar?

Olmayanlar?

İç sesimizle tanıştıracak sıcacık bir hikâye: Çarşamba Çikolataları

Çarşamba Çikolataları

Aslı Kocaeli

Küsurat Yay.

S.: 159



260 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Saat
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339
Üyelik Girişi