• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

 ADI HALA MEÇHUL

Hava Durumu
Takvim
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam51
Toplam Ziyaret124144
Site Haritası

Bütüncül Tıp’ı savunan ve Covid-19 sürecinde en çok bağışıklık sistemimizden konuşmamız, onu nasıl güçlendireceğimizi öğrenmemiz gerektiğini vurgulayan Dr. Deniz Şimşek’in kaleminden aktarıyorum…

Kendisi bir psikiyatrist; ancak o, Bütüncül Tıp ile ilerlemek gerektiğini savunuyor. BİRİM adını verdiği kitabında, olması gereken her şeyi anlatmış. 

Dr. Şimşek diyor ki: "Bir ülkenin en büyük gücü ekonomisi değil, halkının bağışıklık sistemidir. Dönüşümün en önemli mesajlarından biri bu olacaktır.” Yani biz aslında bir birey olarak bağışıklığımızı güçlendirip, çoğulda anlayışlı bir süreç geçirdiğimizde her şey yoluna girecek gibi. Şimdi Dr. Deniz Şimşek'in kaleminden geçenleri aktarıyorum…

Dr. Deniz Şimşek diyor ki

Ciddi bir salgın; tüm dünyayı etkisi altına alan bir pandemiyle karşı karşıyayız. Nerdeyse tüm tv kanallarında, sosyal medyada aynı konu konuşuluyor; Covid-19! 2019 yılı sonlarında ortaya çıkan yarı canlı bir varlığın tüm özelliklerini öğrendik.

Virüs, hücre, RNA, DNA, ACE 2 reseptörü, Spike proteini gibi kavramları ülke olarak konuşur, tartışır hale geldik. Ana fikrinde "Düşmanımızı iyi tanımalıyız, Covid-19 ile savaşı kazanacağız, bu illetten kurtulacağız!” düşüncesinin yer aldığı tartışmalara defalarca maruz kaldık.

Çin'de sokakta kalp masajı yapılan insanların görüntüleri ve İtalya'dan çaresiz doktor serzenişleri en çok ilgi gören ve virüsten katbekat daha hızlı yayılan konular oldu. Bilgisine aç olduğumuz adeta bilgi dilendiğimiz "konunun uzmanları” tuzlu suyla burun temizliği mantıklı mı, ayakkabılarımızı dışarı mı içeri mi koyalım, virüs havada kaç saat asılı kalır, plastikte, kumaşta ne kadar yaşar konusunu tartıştılar, hem de günlerce.

Özetle bize dediler ki, "Bu yeni bir virüs, sakın ha sakın size bulaşmasın, ne yapacağı belli olmaz, aman dikkat…” Ardından da aynı kişiler dediler ki "Stres yapmayın bağışıklığınız zayıflar.” Bir uçak yolculuğunda uçakta sıra dışı bir sarsıntı ya da tanıdık olmayan bir durum yaşandığında, pilot bize durumla ilgili bilgi verir ve hepimiz pilotun ne dediğinden daha çok onun ses tonuna, sesinin içindeki duyguya odaklanırız.

Gerçekleşen olaydan bağımsız olarak pilotun yönetemediği bir kaygı varsa bu tüm yolculara bulaşır. Çok erken yaşlarda, ilk kez köpekle karşılaşan bir çocuk, kendisine bakım verenin köpeğe olan duygusal tepkisini alır ve zihninin derinliklerine kodlar. Bugün için zihnimizde ortaya çıkan her türlü düşünce, duygu ve davranışın köklerinde yaşamın ilk yıllarında oluşan semboller yatar.

Covid-19'u bütünsel pencereden anlamaya çalışalım. Nasıl mı?

Artık birlikte yaşamayı öğrenmek durumunda olduğumuz yeni bir varlık var. "Bu virüsü insanlar mı oluşturdu, suçlu bir yarasa mı, yoksa en son sarıldığım arkadaşım mı?” gibi bize faydası olmayan hatta zarar veren şüphelerle uğraşmanın biraz ötesine geçerek, bütünsel pencereden durumu anlamaya çalışalım. Bu varlığın var olabilmesi, çoğalabilmesi için benim hücreme, benim bedenime ihtiyacı var.

Bedenimiz penceresinden ise, tam bir davetsiz misafir. Çünkü tanımadığımız, anlamlandıramadığımız her türlü uyaran, tehdit algısı oluşturmaya adaydır ve bu durum gayet olağandır. İşte burada en önemli konu verilen tepkinin dozu ve ne kadar süreceğidir. Hayatınıza giren yeni tanıştığınız birine sonuna kadar kapılarınızı açmak ya da tehdit hissederek aşrı mesafeli durmak ilişkilerde tutarlılık ve bağ kurmak açısından büyük problem oluşturabilir, tıpkı bedenimizde olduğu gibi.

Bedene yabancı, bakteri, virüs, parazit, mantar gibi canlılara karşı beden, kadim bağışıklık bilgisi ve hafızası ışığında tepki verecektir. Dışarıdan bedene giren ağır metaller, katkı maddeleri, kimyasallar, ilaçlar, doğal olmayan gıdalar, hava, su, cilt yoluyla alınan toksik maddeler, bedenin oksijen kullanarak ürettiği enerji sonrası ortaya çıkan artık ürünler, duygusal açlığı bastırmak için tıka basa yediğimiz basit işlenmiş, lifleri uzaklaştırılmış karbonhidratlar, iyi sindirilmemiş gıdalar, faydalı mikroplardan ve onların besinlerinden mahrum kalmış bağırsaklar; bağışıklık sistemimizin sağlıklı çalışmasını bozarak, toplumun büyük bölümünü kronik hastalıklara mahkûm etmiştir.

Mevcut tıbbi yaklaşım içerisinde dikkat çekmeyi pek de başaramamış olan bu kök faktörler, günümüzün ana konusudur. Koronavirüs kuvvetle muhtemel toplumun büyük bölümüne bulaşacak ve istatistikler ışığında yaklaşık %80'imizde hiçbir belirti olmadan ya da hafif belirtilerle seyrederek gündem konusu olmaktan çıkacaktır. Yani pandeminin sonlanması için virüsü alıp bağışıklık kazanmış insanların sayısının kontrollü olarak artırılması çok önemlidir.

Bakanlığımızın fiziki teması minimuma indirmek üzere aldığı izolasyon uygulaması korku yaymak için değil, bulaşmayı kontrollü sağlayarak, hastanelerimizdeki yığılmaların önüne geçmek ve gerçek anlamda tıbbi yardıma ihtiyaç duyanlara destek vermektir…

En büyük gücümüz bağışıklık sistemimiz, onu konuşalım

Risk olarak adlandırılan; eşlik eden kronik hastalıklar, yaşlılık, genler ötesinde asıl mesele "süreğen inflamasyon” kavramıdır. Burada düşük yoğunlukta gece gündüz, yıllardır çalışan yorgun bağışıklık sistemini ifade etmeye çalışıyorum. Neredeyse hiçbir platformda bu konuların konuşulmuyor oluşu kendi adıma çok üzücüdür.

Koronavirüs bedenimize, hücremize, bağışıklık sistemimize ve hatta duygularımıza yakınlığımızın artması için iyi bir fırsattır. Bir ülkenin en büyük gücü ekonomisi değil, halkının bağışıklık sistemidir. Dönüşümün en önemli mesajlarından biri bu olacaktır.

Tıp bundan sonra sonucu değil kök faktörleri daha çok konuşacaktır. Kanal kanal gezerek ekranlarda felaket senaryoları çizen, bağışıklık sistemini, hücreyi hiç konuşmayan, bedeni parçalara bölerek değerlendiren, ötekiyle alay eden, korkularımız ve kaygılarımız üzerinden kahramanlaşarak erkini besleme hevesinde olan "konunun uzmanları” yerini; parçaların birbiriyle ilişkisini, hücresel iyileşmeyi, bağırsakları, kimyayı, bedenimizde ortak yaşadığımız trilyonlarca mikro canlıyı, doğayı, doğallığı, gerçek sağlığın dünyadaki merkezi olabilecek bereketli topraklarımızı, gerçek anlamda "bilimi” ve öncellikle kendine, sonra bütüne olan şefkati konuşacak "bilge hekimlere” bırakacaktır.

Benim dünyamda neler oldu

Bu, benim için öyle hassas bir dönem ki; birkaç yıldır üzerinde çalıştığım ve tüm bu bahsettiğim ana kök faktörleri mümkün olduğunca anlaşılır bir dille aktarma telaşımın ürünü olan eserin ortaya çıkışı tam da böylesine hassas bir süreçle çakıştı. Beslenmeyi, bağırsaklar konusunu, bağışıklık sistemini, inflamasyonu, ruhsal sistemi ve ben yolculuğunu, insülin direncini, hormonal dengeyi ve metilasyon kavramını sunmaya çalıştığım BİRİM kitabı seni, sana anlatmanın heyecanını taşıyor.

Sağlıklı çalışan bir sindirim sistemi, bağırsaklarımızda bedenimizle uyumlu çalışan mikrobiyal çeşitlilik, kan şekeri dengesi, mikro enerji üretim noktalarımız olan mitokondrilerin sağlığı ve elzem olan vitamin minerallerin sağlanması bağışıklık sisteminin ve bütüncül sağlığın vazgeçilmez unsurlarıdır. Bununla birlikte varoluş öykümüze, duygularımıza, bedenimize duyduğumuz yakınlık, parçası olduğumuz makro sistem içerisindeki tekamül yolculuğumuza dair geliştireceğimiz idrak, gerçek anlamda iyileşmeye giden yolun anahtarlarıdır.

Birden bütüne giden bu yolda yolum yolunuza ışık olsun…



234 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Saat
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339
Üyelik Girişi